Gönül isterdi ki, O muazzam Sözler’e sönük yazılarımla biraz uzun cevab yazayım. Fakat buna muvaffak olamıyorum. Kabiliyetimin azlığı, isti’dâdımın kısalığı, iktidarımın noksanlığıyla beraber uhdeme verilmiş olan birkaç maddî vazifelerin taht-ı te’sirinde dimağım meşgul ve âdeta meşbu’ olduğundan, o mübârek cevherlerinize mukabil âdi boncuk bile ibraz edemiyeceğim. Biliyorsunuz ki, çok ifadelerimde sizi taklid ettiğim birinci sebebi, merbutiyet-i hâlîsanemin; ikinci sebebi, kudret-i kalemiyemin kifayetsizliğidir. Fakat mübârek Yirmi Dördüncü Sözde misali geçen fakir gibi, ben de derim: Ey sevgili Üstadım, eğer gücüm yetişse, elimden gelse bütün o nurlu Sözler ayarında kelimelerden mürekkeb cümlelerle size ma’rûzatta bulunmak isterim. Fakat biliyorsunuz ki, yok. Niyetime göre muamele buyurunuz. Hulûsî Kelimenin manası için üzerini çift tıklayınız. | |||